İtiraflar...

[admgnr]

itiraf ediyorum...arkadaşımda gördüğüm ipoddan sonra bende iphone alcağımı söyleyince bana hiç gerek olmadığını zaten telefonun var ipod 3g al hem hızlı ince işini de görür diyerek gazı verdi bende saf hemen aldım...gerçi çok memnunum daa sabah dan akşama kadar yapacak birşey çıkarıyor karşima...ama çıldırmak üzereyimm herkesin ''aaaa iphone mu oo elindeki'' lafından sonra ipodun ne işe yaradığını açıklamaktan gına geldi ve iphone almaya karar verdim...ve ipodu satmaya bile kıyamıyorum

[KsK.TeaM]

İtiraf ediyorum ;

iPod Touch'ı ilk aldığımda kilidi açmak beni biraz zorlamıştı. Tabi kapıdaki kargo görevlisinin sıkılmış ve "Hadi ulan bakta gideyim artık yeter bu soğukta ! " diyen bakışları arasında bir hayli zor olmuştu.

2. kez itiraf ediyorum ;
Artık insanların "A-aa iPhone mu o " demelerinden bıktığım ve saatlerce açıklamardan sonra yine anlamadıkları için 2 arkadaşıma hmm hatta 3 arkadaşıma "Aa iPhonemu aldın ? Güle güle kullan" cümlelerine cevaben "Evet,teşekkür ederim. " dedim. Ve o insanlar beni gördüklerinde "iPhone nerde ver oyun oynayalım dedikleri zaman "Evde bıraktım fazla kullanmıyorum onu. " diyecek kadar insanların gözünde görgüsüz durumdayım.

[#Guerrier]

Alinti itiraflar

Bunlarda benden olsun :D

Aglatan Hediye:
Benim eski kocam da maddi olarak iyi olmadığımız bir zamanda, doğum günümde bana pahalı bir cep telefonu hediye etmişti. Beni ağlatan ise mutluluk değil, telefonu ev kiramızın tamamıyla, nakit olarak almış olmasıydı.

Kisa Mesaj:
Yeniden sigaraya başladığımı bilmeyen ailemden gizli gizli sigara içmek için her iftardan sonra dışarı çıkıp sigara içiyordum. Dün akşam yine yürüyüşe diyerek evden çıktım ve her zaman oturduğum yere oturup sigaramı yaktım. Az sonra telefonuma gelen kısa mesajı aynen aktarıyorum. "Her akşam aynı yerde sigara içip durma eşoğlueşek, kendine daha gizli bir yer bul ,baban."


Telefonumun kaytanı kırık:
Sarışın bir kadının cep telefonu bayisindeki ifadesini aynen yazıyorum: ”Durup dururken telefonumun menüsü İngilizce oldu, ama ilginç olan telefonumla hala Türkçe mesaj atabiliyorum!”

Ser verir sır vermez:

ÖSYM'nin KPSS sonuçlarını açıkladığı gün, ekranda sürekli çıkan "Server is too busy" yazısını gören arkadaşımın beni öldüren yorumu: "Bu server de ser veriyor, sır vermiyor!"

[XANTHE]

Alkışlanacak Alıntı İtiraflara Devam

Acı Kaybımız:

3 ay önce ailemize katılan, "Necmi" ismini verdigimiz kaplumbağamız dün vefat etmiş. Aile arasında sade bir törenle evin arka bahçesine gömdük. Hayvancağız durduk yerde can verdiği için gidip, Necmi’yi aldığımız dükkanın sahibine sebebinin ne olabileceğini sorduğumuzda ”Abi onlar kış uykusuna yatar” cevabını almış bulunmaktayız. Hepimizin başı sağolsun. Bu vicdan azabıyla ben de çok yaşamam herhalde.


Annemin Maceraları:
Shrek’in fragmanlarını gösteren bir televizyon kanalında, el ele
tutuşmuş Shrek ve Fiona’yi gören annem, ‘Bunlar Süleyman ve Nazmiye Demirel çifti mi?’ diye sordu! Seçememiş gözleri o mesafeden.


Modem:
Yemek masamın üstünde duran modeme uzun uzun bakan anneanem "Bu ne?" diye sordu. Ben de kolay anlasın diye "Hani benim bilgisayarım var ya, onunla internete giriyorum. İşte internete girmek için o kutu zorunlu" diye uzun uzun açıkladım. Anneannem dinledi beni ve "Yani modem bu" dedi ve konu kapandi…



Ne Zaman?
Kardeşim karne almıştı; fakat birçok zayıf notu vardı. Annem, babamla beni kenara çekip uyarıları sıralıyordu: "Sakın çocuğun moralini bozmayın, sakın kötü bir şey söylemeyin" uyarılar özellikle babama yönelikti: "Hele de sen, sakın çocuğun gururunu kırma". Babam daha fazla dayanamadı ve sordu: "Karne için ne zaman özür dileyeceğiz?"



Lamba:
Dün gece evime giderken yolun tenhalığından olsa gerek kırmızı ışıkta geçtim. Ardından yurdum polisine alkışı hak ettiricek anons: "Bacım o geçtiğin gece lambası değildi; çek sağa".

[SaTuSa]

Alıntı itiraflar...

Yankesici

Tıklım tıklım bir otobüste, muhtemelen bir yankesicinin ceplerini zorlamasına tahammül edemeyen muzip yaşlı amcanın sözleri ile sıkıcı yolculuk renkleniyor: "Kurcala yavrum kurcala. Akşam yengen de çok kurcaladı ama bir şey bulamadı!"


Türk Polisi

Polis emeklisi babam İstanbul’un eski, ihtişamlı dönemlerini çok merak ettiğini ve bir zaman makinesi icat edip İstanbul’un fethinden bir gün sonrasına gitmek istediğini anlatıp duruyor. Bunu duyan annem bombayı patlatıyor: “Türk Polisi işte, illa olay bittikten sonra gidin.”

Aman

Trafikte sola sinyal verip sağa yanaşıyorsa eğer, aslında o gerçekten sola dönecek olan ve viraja rahat girmek isteyen bir kadın sürücüdür. Ve siz siz olun sakın onunla virajı arasına girmeyin.


Kocalar karıştı

Kocama pantolon almak için erkek reyonuna yöneliyoruz, beğendiği pantolonu alıp deneme kabinine giriyor. Tam o esnada biz yaşlarda başka bir çiftte aynı amaçla orada. Erkek pantolonu alıp kabine yöneliyor, karısı ise ona kemer seçtiği için hangi kabine girdiğini görmüyor. Kadın bir süre sonra gayet rahat, kocamın giyindiği kabine gidip perdeyi aralıyor "Bu kemer nasıl?" diye sorarken aynı anda çığlığı basıyor. Kocam da o telaşla, bir beden büyüğünü beklediği pantolonu çıkarmaya çalıştığı için yuvarlanıp düşüyor, kadının kocası ayağında boxer'la kabinden fırlayıp kadına çemkirmeye başlıyor. Tüm bunları seyreden ben ise kahkahadan boğuluyorum neredeyse. Alışverişin sonunda ise hala tartışan bir çift, onu kıskanmamışım diye bana küs bir koca, evimizin yolunu tutuyoruz.


Yağmur

İlkokul çağlarımdan 27 yaşıma kadar, çoşkuyla söyledim; "Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım." diye. Nikah masasında imzayı atarken yanı başımda gördüm bana zincir vuracak çılgını. Bir zamanlar enginlere sığamayıp taşarken, fark ettim ki kapalı bir havzaya dönmüşüm. Kükremiş sel gibi olmak bir yana dursun, bu kuraklıkta bir damla yağmura hasret kalmışım.


Sigortalar atmış

Sorunlu bir evlilikleri olan baldızım ve bacanağımla oturuyoruz, yine hararetli bir tartışma yaşıyorlar. Baldızım "Artık senden elektrik alamıyorum" diye son noktayı koyduğunu düşünerek bağırıyor kocasına. Bacanaksa uzun zamandır içine attığı sıkıntıyı o anda haykırıyor. "Önce şalteri kaldırmayı denesen!"


Bedel

Yengem ısrarla ziline basan, tahsilata çıkmış ramazan davulcusuna camdan sesleniyor. "Çocukları korkutuyorsun, her gece sana dünya kadar küfür ediyorum, bir de üstüne para mı vereceğim!" Davulcu azimli; "Abla o kadar küfrün bir bedeli olmalı ama! At bir on Lira!"


Yok böyle teyze

Şehirlerarası otobüsteyiz. 'Koltuğu fazla yatırıyorsun evladım, rahatsız oluyorum!' dedi yaşlı teyze. Delikanlı gayet umursamaz ve dalga geçer bir şekilde; 'Teyze, sizin zamanınızdakiler yatmıyordur. Bu devirde koltuklar böyle yatıyor. Kusura bakma!' dedi ve koltuğu yatırdı. Mola verildi. Mola sonrası teyze de delikanlı da geldiler yerlerine. Birkaç dakikadan sonra delikanlı koltuğu tekrar yatırdı, neredeyse kafası teyzenin kucağındayken teyze öyle bir sesle delikanlının alnına patlattı ki tüm otobüs şok olup o tarafa bakarken, teyzenin, delikanlının alnına para yapıştırdığını gördük. Delikanlı da aynı biz gibi şok içinde teyzeye bakarken teyze gayet rahat; 'Ah evladım, bizim zamanımızda kucağa yatanlara para yapıştırılırdı. Sizin devrinizde öpüyorlar biliyorum ama ben yapamadım kusura bakma!'